18 Mart Çnakkale Zaferi ve İstiklal Marşı

Türk tarihi, zaferlerle doludur; çünkü Türklerde bağımsızlık ve geçmişine saygı sonsuzdur.

Türk insanı, Osmanlı İmparatorluğu, Anadolu Beylikleri, Selçuklu İmparatorluğu ve daha önceki Arap Abbasi-Emevi Medeniyetlerinden insanlığın ilk uygarlık beşiği Asr-ı Saâdet ile karşılaşmıştır.

Asr-ı Saâdet, bizim medeniyet beşiğimizdir. Muasırlaşmanın bize göre ilk dayanağı Asr-ı Saâdettir. Orada tüm insanlığın hidayet nuru ve insanların sevgilisi Hz Muhammet Mustafa SAV ile onun çevresinde etten duvar oluşturan sahabenin örnek hayatı vardır.

Seriyyeler, Bedir, Gatafan, Uhud, Hendek ve Mekke"nin Fethi, Hüneyn ve Evtas ile sonuçlanan kabile savaşları… Derken Bizans İmparatorluğu ile ordu düzeyinde Tebük ve Mu"te, Gassani Savaşları … Bunların tamamı İslam"ın zaferleridir.

İran Pers İmparatorluğuyla hesaplaşmalar… derken Emevilerle Hz Ali KV diplomasi savaşları sonucu ilk Müslüman olan Karahanlı Türkleri tarihe yeni bir İslam Medeniyeti yazdırmışlardır.

Türk"ün iyi ahlak karakteriyle İslam"ın Kur"anını Rabbim Allah cc özdeş yaratmıştır. İşte Malazgirt Meydan Zaferi, İstanbul"un Fethi, Anadolu"nun İslamlaşması, altıyüz yıllık Osmanlı İmparatorluğu…

Sonunda İspanya"daki sürgün Yahudileri insan olarak ve bilerek İstanbul"da da toplama fermanı çıkaran ve kendi imparatorluğunun kuyusunu kazan Kanuni Sultan Süleyman"ın duraklamasına kadar gelen Osmanlı Padişahları, Padişah Sarı Selim"in

Sözde İslam halifelerinin yetmişaltıncısı Sarı Selim"in hamamda cariyelerle iş üzerindeyken kalp krizi geçirerek öldüğü söylenmektedir.

Daha sonraki padişahlardan Batılılaşmalarıyla ünlenmiş Üçüncü Selim döneminde imparatorluk Yahudi bezirganlarının ve tefecilerinin eline düşer. II. Mahmut, I. Abdülmecit ve Abdülaziz Han zamanındaki Tanzimat ıslahatlarıyla hasta adam konumuna düşer ve tarihten silinir.

İşte o hasta adam, tarihten silinecekken ecdadımız Çanakkale Zaferini gerçekleştirir.

1914 yılında I. Dünya Savaşı"nın başlamasıyla İtilaf devletleri İngiltere ve Fransa işbirliğinde alacakaranlıkta Bozcaada"dan Boğaz"ın ağzına doğru yaklaştılar. Buradan istihkamlarımıza doğru ateş açtılar. Cephaneliğimize isabet eden top mermisiyle on bir ton barut havaya uçtu, subay ve erlerimiz şehit düştü, İngiliz Donanması Çanakkale önlerinde gösteriler yaptı, düşman denizaltıları boğazı geçmeye kalktılar.

24 Kasım 1914 günü bir Fransız denizaltısı Boğaz sularında görüldü. bu denizaltıyı gören topçularımız düşman üstüne ateş yağdırmaya başladı. 2 Aralık günü İngiliz denizaltısı da bir deneme yaptı. Derinden engelleri aşarak Boğaz"a girdi. Yediyüzelli metre ilerde bulunan Mesudiye zırhlısına torpil atarak bu gemimizi batırdı. Zırhlımızda bulunan subaylardan on"u ve erlerimizden yirmi dördü şehit düştü. uzun menzilli bir bombardımanla Boğaz"a iyice sokuldular. Ertuğrul ve Orhaniye tabyalarından atılan ateş karşısında düşman oldukça bocaladı.

Yeni komutan donanmayla Boğaz"a saldıracağını söyleyince boğaz"a Nusret Mayın gemisi ile mayın hattı döşenmesi emri verildi. Boğaz"daki mayın sayısı on bir hat olarak 400'ü aşmıştı. O dönemin en büyük deniz gücü, İngiliz ve Fransız savaş gemileri Çanakkale Boğazı"na girdi.

Boğaz"ı kolayca geçebileceklerini umuyorlardı. İnsan manzarayı gözlerinin önünde canlandırabilir. Kaleler, toz duman bulutları içinde kaybolmuşlar, yıkıntıların arasından arada bir alevler yükseliyordu. Gemiler, çevrelerinde fışkıran sayısız su sütun­ları arasında yavaş yavaş hareket ediyorlar, bazen duman ve serpintiler arasında iyice görünmez oluyorlardı. Tepelerden ateş eden havan toplarının alevleri görülüyor, ağır toplar yer sarsıntıları gibi gümbürdüyordu.

Çanakkale Geçilmez kitabının yazarı Alan Moorehead olayı şöyle anlatıyor.

«Bouvet müthiş bir patlamayla sarsıldı. Güverteden göğe kesif bir duman yükseldi. Gittikçe hızlanarak yana yattı, devrilip gözden kayboldu: «Bir tabak, suda nasıl kayıp giderse o da öylece kayıp gitti.»

Düşman Boğazdaki mayınları temizlemek için mayın tarayıcılarını boğaza soktu. Açılan ateş yağmur gibi yağmaya başlayınca düşmanlar panik içinde kaçtılar. İtilaf devletleri Çanakkale Boğazı"nı denizden aşamadılar. Büyük kayıplar vererek: Çanakkale Boğazı"nın geçilemeyeceğini öğrendiler.

Bu kez çıkarma yapmayı planladılar. Artık Çanakkale kara savaşları başlıyordu. Mustafa Kemal ve Alman komutan süngü tak emrini verdi. Daha sonra; “Ben size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum” dedi.

Tarihin bu en büyük siper savaşı başlamıştı. Şehit düşenlerin yeri hemen dolduruluyordu. Her adım başına bir mermi düşüyor; toprak adeta tüterek kaynıyordu. Düşman dalgalar halinde Conkbayır"a doğru ilerliyordu. Kısa sürede Türk ordusu her yerde büyük başarılar kazandı. Düşman şaşkına döndü, bozguna uğradı. Seddülbahir düşmanlar tarafından boşaltıldı. 1915 baharında karaya ayak basan birleşik düşman ordusu 1916 kışında bozguna uğrayarak çekip gitti.

Çanakkale savaşlarında 250 binin üzerinde askerimiz şehit düştü. Düşman kayıpları ise bu rakamın üstündedir:

 

Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.

Kafa göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak

Vurulup, tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,

Bir hilal uğruna yarap ne güneşler batıyor.

 

Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker

Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.

Asım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:

İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.

 

Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...

O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,

 Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,

Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor! 

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!

Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer. 

Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid'i...

Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.

Milli Şairimiz.

“İşte bu, çağdaş sivil toplum dini... Bu aylarda kendi canlarınızın hak-hukukunu çiğnemeyip ön koşulluluktan uzak hep birlik cihadla müşriklere sıcak savaş açınız. Tıpkı onlar hep birlik haçlı ordusuyla size sıcak savaş açtıkları gibi. Yine biliniz ki Allah, o takvayı yaşayanlarladır” Tevbe Sûresi: 36.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR